Ege Paşa'nın doğum günü ve Gitmek mi Zor Kalmak mı Zor?

Gittik ve geri geldik şimdilik buradaki kürkçü dükkanımıza. Sözleri ‘Gitmek mi zor kalmak mi zor? O sabahı gel bana sor’ diye devam eden Yusuf Nalkesen’in şarkısını söylemeden edemiyor insan. Hele ki benim gibi musiki aşığı biriyseniz :)

Londra’ya yerleştikten sonra Ege'nin bir gün ettiği laf beynimden kazınacak gibi değildi; ‘bizim hayatımız bir daha hiç eskisi gibi olmayacak mı, benim doğum günlerimi bir daha evimizde önceki yılardaki gibi kutlayamayacak miyiz?’ Bu kapsamda Ege’ye İstanbul’daki evimizde erken bir doğum partisi hazırladım tabi ki tüm sevdikleriyle ve de istediği uzay temasıyla. Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Yılbaşında yine anneanneler ve babaannelerle birlikte bizim evdeydik. Fırsat bildiğimiz tüm zamanı en çok onlarla geçirmeye çalıştık zaten. Çok özlemişlerdi bizi. Paha biçilmez zamanlardı geçirdiklerimiz. Tüm sevdiklerin yanında ve zeytinyağlı sarmadan, mantıya kadar her istediğin yemeğe erişimin sınırsız. İnsan diyor ki; mutluluk budur işte….

Gel gör ki bu kadar güzel zamanın ardından dönüşler o kadar da kolay olmuyor, 5 yaşındaki çocuğa bunu anlatmak ve sevdiklerinin ve belki de onu en çok şımartanların yanında olabilmesi konforundan uzaklaştırmak…

Aslında döndüğün noktada da bir sürü keyif ve mutluluk dolu hikaye var, onların da tatlarını unutmamak lazım. Çekirdek ailenle huzur dolu yaşadığın ve birbirine daha fazla kenetlendiğin zamanlar..

Her şeyin bir bedeli varmış bu hayatta, eşin iş yapıyorsa buralarda ve oğlunun da bir dünya insanı olması için bu zamanın bir fırsat olduğunu düşünüyorsan kalmaya devam etmeyi yeğlersin, için arada bir burkulur ve ardından bir sonraki gidişini düşünür, gülümseyerek planlarını yapmaya başlarsın. Yarını hiç birimiz bilemeyiz ama içinde olduğumuz zamanın da tadını çıkartmaya çalışmak sanırım en mantıklı olanı derim ve zaman akmaya devam eder….