Bath
- londonermom
- Mar 3, 2019
- 1 min read
Bir pazar sabahı uyandık ve hadi ne yapsak diye düşünürken acaba Bath'a mı gitsek dedik. Ve sadece evimizden ne kadar sürdüğüne bakıp '2 saat 10 dk ne olacak ya, gideriz tabi' deyip yola çıktığımız güzel şehir Bath...
Bu şehir 1987 yılından bu yana UNESCO'nun dünya mirasları listesinde yer alıyormuş ve hamamları ile çok meşhur. Öncelikle Roma dönemi Hamamlarının olduğu yere doğru yöneldik, oldukça büyük ve ihtişamlı bu yapının ortasında hala her gün 46 derece sıcaklıkta kaynar su bulunuyor. Romalılar burayı hem hamam olarak kullanmış hem de sosyalleşme amaçlı:)
Sonrasında hemen yanıbaşında yer alan Bath Abbey kilisesinin önüne geçip şahane fotolar çekiyoruz, bu kilise 1499 yılında inşa edilen Norman Katedralinin kalıntıları üzerine yapılmış. Acayip tarih kokuyor ve özellikle kapısı insanın başını döndürüyor.
Arada kısa bir yemek molası verip ardından inşaası 1773 yılında tamamlanmış Pulteney Köprüsüne gidiyoruz. Burası iki taraflı dükkanların üzerinde yer aldığı dünyadaki 4 köprüden biriymiş ve köprünün altından akan Avon nehri gerçekten muhteşem gözüküyor.
Son olarak Royal Crescent(Kraliyet Hilali) adlı 30 tane evin hilal seklinde yan yana dizilmiş hali olan yapıyı görmeye gidiyoruz. Hep yukarıdan resimlerini görmüştüm ve çok farklı bir havası olduğunu düşünmüştüm. Gerçekten şahane ve elegant doku müthiş..
Tüm bunları neredeyse 4 saatin icinde yürüyerek ve keyifle yaptık. Ne yapsak diye düşündüğümüz bu pazar gününü böyle güzel bir şehri görmeye giderek geçirdiğimiz için son derece mutluyum. Ege mi diyorsunuz? Ona gezmekten haber ver, bayıla bayıla yola çıkmaya her daim hazır bizim oğlan.
Comentários