top of page

Our Recent Posts

Tags

Yüreğim İzlanda'da kaldı bedenim Londra'ya geldi:)

  • Writer: londonermom
    londonermom
  • Nov 5, 2019
  • 4 min read

Dün gece İzlanda'dan geldik ama yüreğim orada kaldı desem yeridir. Masalsı ateş ve buzun ülkesi İzlanda'yı hep merak etmiştim, gideceğim günü de hep hayal etmiştim. Dediğim gibi oldu ve ülkeye girer girmez kendimi masal kahramanı gibi hissetmeye başladım. Önce fotoğraf makinesine ardı ardına basmaya başladım fakat sonrasında hiç bir resmin benim gördüğüm gözle gerçeği yansıtamadığını farkettim. Yeşilin, beyazın ve mavinin ahenkle dans ettigi ülke İzlanda'yı bir de benden dinlemek ister misiniz?

İzlanda'ya gitmeyi yıllardır istememe rağmen Türkiye'den gidişte direk uçuş olmaması ve aktarmalı gidilmesi sebebiyle oldukça uzun saatler aldığını bildiğim için Londra'da yaşarken bu fırsatı değerlendirip 3 saatlik direk uçuşla gidilebilmesi oldukça cazip geldi bana. Yeri gelmişken Londra ile aynı saat diliminde yer aldığını ve Kasım ayı itibariyle Türkiye ile arasında 3 saatlik zaman farkı olduğunu da hatırlatmış olayım.

Öncelikle aylar öncesinden Easy Jet ile Londra-Reykjavik gidiş -geliş uçak biletleri ile Radisson Blu Saga Otel den konaklama işini hallettim. Daha sonra baktığımda ciddi bir fiyat farkı oluştuğunu görüp iyi ki erken rezervasyon yapmışım dedim.

İlk gün öğle saatlerinde Keflavik Havalimanına iniş yaptık ve doğruca Blue Car Rental'den kiraladığımız arabımızı almaya gittik. Bu ülkede gezme işini ya araba kiralayarak ya da her güne yeni tur satın alarak yapabilirsiniz. Ama araba kiraladığınızdaki özgürlük ve istediğiniz yerde durup havayı soluyabilme müthiş bir konfor. Araba kiralayacak olursanız hava şartları sebebiyle 4x4 kiralamanız kesinlikle tavsiye konusudur.

Bridge Between Continents; Kuzey Amerika ile Avrupa kıtalarının oluşumu sırasında tektonik hareketlerle plakaların ayrıldığı ve yarıkların oluştuğu bu yere sonradan bir köprü koymuşlar ve adına da Kıtalararası Köprü demişler. Arabanızı park edip hemen ulaşabileceğiniz bir nokta ve aslında havalimanına da oldukça yakın yani havalimanına giderken veya dönüşte uğrayabileceğiniz bir nokta.

Otele yerleşip yarım günümüzü etrafı dolaşarak ve Kıtalararası Köprü ile geçirdikten sonra bir tam günümüzü Güney İzlanda'ya dair kendi oluşturduğumuz rota dahilinde geçirdik. Biz Seljalandfoss ve Skogafoss Şelaleleri ile Dyrholaey ve Reynisfijara Plajını gündeme almıştık. Bunun yanısıra Eyjafjallajökull yanardağını ve Solheimasandur uçak kazasının olduğu destinasyonaları turunuza ekleyebilirsiniz. Reynisfijara dan Vik Kasabasına geçebilir ve hatta 1 gece burada konaklayıp ertesi gün Jökulsarlon Buzulu ve Elmas Plajı da gezebilirsiniz. Biz soğuk hava koşulları ve 6.5 yaşındaki oğlumuzu da göz önüne alarak daha sakin bir rota oluşturduk ona rağmen onca macera yaşadık.

Seljalandfoss; 60 metre yükseklikten akan şelale müthiş güzel ve insanı etkiliyor. Bu şelalenin en güzel yani arkasından geçip yürüyebiliyor ve farklı açılardan bir sürü resim çekebiliyorsunuz.

Skogafoss; Seljalandfoss Selalesi'nden yaklaşık 30 km ileride yer alan bu şelale de yaklaşık 60 metre yükseklikten aşağı dökülmekte fakat genişliği 23 metre seviyesinde olup ülkenin en büyük şelalelerinden biri. Bu şelalenin yanında merdivenler var en tepe noktaya kadar çıkabilme imkanınız bulunmaktadır tabi 370 basamağı çıkmayı göze alabiliyorsanız. Biz çıktık çünkü bize hadi çıkalım diyen 6.5 yaşındaki oğlumuzun aklına uyduk:) gerçekten yorucuydu çıktığımızda bacaklarımız titriyordu ama değdi.

Dyrholaey; Denizden 120 metre yükseklikte bir kemer ve kelime anlamı kapı koridoru. Skogafoss Şelalesinden buraya gelene kadar çıkan rüzgar bizim içimizden geçti diyebilirim ve Ege'yi kollarından sıkı sıkı tutup yürümek zorunda kaldık uçmasın diye. Bundan önce bildiğimiz rüzgarların hepsini unuttuk ve uçurumun kenarına bile yaklaşamadan, oranın tadını aslında çok da çıkaramadan ve güzel resimler çekemeden dönmek zorunda kaldık.

Reynisfjara Blacksand Beach; Dyrholaey'den bakınca görülen fakat dağların arkasından dolaştığınız icin ulaşmanız için 18 km daha yol yapmanız gereken nokta. Kuzey Atlantik Okyanusu kıyılarında siyah kumdan bir plaj ve denizin içerisinde duran iki adet volkanik kaya manzaralı destinasyon burası. Bizim varışımız havanın neredeyse kararmak üzere olduğu bir saatte gerçekleşti ve yanına eşlik eden rüzgar sebebiyle oldukça adrenalin dolu dakikalar yaşadık. Çinli bir abi bizim resmimizi çekerken arkadan gelen dalgaları görüp kaçmaya başlayınca macerayı sonlandırmamız gerektiğini anladık.

Golden Circle Rotasi, ana hatları Thingvellir Ulusal Parkı, Geysir ve Gulfoss Şelalesi olan ve İzlanda'da en çok yapılan tur rotası. Biz bu ringin üzerinde yer alan Kerid Krater Gölü'ne de uğradık ve kesinlikle uğradığımıza değdi.

Thingvellir National Park; Tarihte 930 yılında ilk parlemento binasının kurulduğu ve yine tektonik hareketler sonucu ayrılma yaşanmış plakaların görüldüğü yer. Arabayı parkedip yukarıdan baktığınızda müthiş keyif veren bir yer.

Geysir & Strokkur; Strokkur, İzlanda'nın en çok ziyaret edilen gayzeri olup her 5-10 dakika arasında yerden 15-20 metre yükseğe 80 derece sıcaklıkta su çıkmaktadır. Müthiş bir doğa olayı birkaç su püskürme olayı seyredeceğiniz için en az 20 dakika kalırsınız burada. Ayrıca restoran, hediyelik eşya ve çorbacı bulunmakta olup kısa bir mola ve vakit geçirme yeri olarak da değerlendirebilirsiniz.

Gulfoss; İzlanda'nın en bilinen şelalesi olup kelime olarak Altın Şelale anlamına gelmektedir. 2 aşamalı şelale inanılmaz güçlü akmakta ve heybetli görünmekte.

Kerið Krater Gölü; Burası içi masmavi suyla dolu volkanik bir krater gölü olup etrafında yürüyebiliyor ve hatta aşağıya suyun yanına inebiliyorsunuz. Biz indik ve oğlum buz tutmuş gölün kıyısında buzlarla oynarken zevkten dört köşe oldu. Kesinlikle görülmeli diyorum ama karlı havalarda burayı sadece beyaz olarak görebiliyorsunuz bunu da unutmayın lütfen.

Mavi Lagün; Blue Lagoon İzlanda'nın belki de en popüler destinasyonu ve benim de gönlümün efendisi oldu diyebilirim. Lav taşlarının arasında jeotermal bir spa, dışarısı eksi derecelerdeyken suyun sıcaklığı 38 derece. İnanılmaz bir keyif ve doğa harikası; rezervasyon yaparken paket seçenekleri var, bizim gibi comfort paket alırsanız 1 içecek ve yüze uygulanan maske ücretsiz. Buraya girmek için en az 1 hafta öncesinden online rezervasyon yaptırmak gerekli çünkü giden çok olduğundan istediğiniz saati bulmak zor oluyor. Ayrıca 2 yaşından küçük çocuklar alınmıyor ve de 8 yaşından küçükleri kolluksuz sokmuyorlar. Ege'nin kollukları çıkarmaya kalktığımızda görevlilerden hemen fırçamızı da yedik çok şükür:)

Bu rotaları gezdikten sonra biraz da şehir de gezelim dedik ve Reykjavik'i gezmek icin yarim gün yeterli, çoğu lokal mağazalardan oluşan şehirde meraklıları varsa McDonalds ve BurgerKind bulamayacağınızı şimdiden söyleyeyim. Fast food zincirlerinden sadece KFC, Domino's ve Subway gördüğümü belirtip ayrıca bilinen alışveriş markalarının da çoğunu görmeyeceğinizi hatırlatmak isterim. Peki ne var Reykjavik'te? İnanılmaz güzel balık yemekleri var, deneyin mutlaka yiyin derim. Ayrıca merkezde yer alan Hallgrímskirkja Kilisesi'ne girip üst katına çıkarak kartpostal gibi bir şehir manzarasını seyredebilir ve fotoğraflayabilirsiniz. Oradan meşhur caddeleri olan Skólavörðustígur ve Laugavegur caddelerini turlayabilir ve zevkinize göre seçtiğiniz güzel restoranlardan birinde harika yemekler yiyebilirsiniz.

Bu arada bu rüya gibi gezide hem Kuzey Işıklarını hem de balinaları göremeden dönmek zorunda kaldık. Kuzey Işıkları için 2 gece önerilen lokasyonlara gidip bekledik ama soğuk sebebiyle uzun süre kalamayacağımıza karar verip otele geri döndük. Ayrıca kuzey ışıklarını görebilme olasılıklarını gösteren telefon uygulamaları da var onları indirip gerekli kontrolleri yaptığımızda da şansımıza olasılıklar oldukça zayıf gözüküyordu. Yanısıra balina gözlemi için tur aldık ve 3 saat deli gibi dalgalı suda geçen onca zaman bir tane bile balina göremeden geri döndük ama sağolsunlar, balina göremediğimiz için bize 2 sene geçerliliği olan yeni birer bilet verdiler. Ne dersiniz? Belki göremediklerimizi görme fırsatı yakalarız tekrar bir gün...

Comments


Single post: Blog_Single_Post_Widget
bottom of page